Fıstığım Benim :)))
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Fıstığım Benim :)))

Resmin yok ama neyse :)
 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  AramaArama  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Bak yine uyku yok gözümde Zifiriyim bir yerlerde Dur geri döndür beni sende Ölüm olsan götür benide.. İçtiğim şaraptı hayalin Yakar bir cigara biterim Dumanında yitip giderim İçime seni çekerim İçtiğim biraydı hayalin Yakar bir cigara biterim Dumanında yitip giderim İçime seni çekerim off Sensiz kötüyüm beterim Çıkmaz sokağın biriyim Öksüz kaldım yetimim ben.. Sönmüş ateşin külüyüm Zindan oldum hapisim ben.. Sensiz kötüyüm beterim Çıkmaz sokağın biriyim Öksüz kaldım yetimim ben.. Sönmüş ateşin külüyüm Zindan oldum hapisim ben.. İsmin dilimdeki bin keder Bak yine uyku yok gözümde Zifiriyim bir yerlerde Dur geri döndür beni sende Ölüm olsan götür benide.. İçtiğim şaraptı hayalin Yakar bir cigara biterim Dumanında yitip giderim İçime seni çekerim İçtiğim biraydı hayalin Yakar bir cigara biterim Dumanında yitip giderim İçime seni çekerim off Sensiz kötüyüm beterim Çıkmaz sokağın biriyim Öksüz kaldım yetimim ben.. Sönmüş ateşin külüyüm Zindan oldum hapisim ben..

 

 Türkistan'da Ruslara Karşı Aydınların Milli Mücadelesi

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Koray35
Yönetici
Yönetici
Koray35


Mesaj Sayısı : 908
Kayıt tarihi : 07/09/09
Yaş : 33
Nerden : İzmir

Türkistan'da Ruslara Karşı Aydınların Milli Mücadelesi Empty
MesajKonu: Türkistan'da Ruslara Karşı Aydınların Milli Mücadelesi   Türkistan'da Ruslara Karşı Aydınların Milli Mücadelesi Icon_minitimeC.tesi Eyl. 12, 2009 9:02 am

XIX. yüzyılın ikinci yarısında Türkistan’ın toplumsal ve siyasal yapısını derinden etkileyen iki büyük gelişme cereyan etmiştir. Bunlar, Rus ilerlemesinin nihayete ererek, Rus hâkimiyetinin tesisine başlanması ve Türkistan halkları arasında baş gösteren modernleşme hareketleridir. Bu devirde İslam âleminin genelinde görülen gerileme veya ilerlememe, Türkistan Müslümanları için de geçerliydi. Müslümanlar, değişen şartların oluşturduğu yenilenme ihtiyacını yüzyıllar boyunca ictihad sistemiyle karşıladılar. Fakat zamanla bu değişim siyaseti tamamıyla içe dönükleşerek, dünyanın teknolojik yeniliklerine gözünü kapar hale geldi. Neticede değişim ihtiyacını karşılayacak yerde değişmezliği, yani geleneğin olduğu gibi gelecek kuşaklara aktarımını savunan bir kurum halini aldı. Bu duruma karşın XIX. yüzyıla gelindiğinde ekonomik, fikrî, sosyal ve siyasal alanda daha ileride olan batı medeniyetinin olumsuz etkilerini engelleyebilecek, dolayısıyla toplumun değişim ihtiyacını karşılayabilecek yeni arayışlar ortaya çıktı. Bu arayışlar sonucunda da Rusya Türkleri arasında İslamcılık, Türkçülük, Ceditçilik gibi birçok isimle anılan modernleşme hareketi oluştu ve gelişti.
Cedit hareketini, genel manada toplumun gelişim ve değişiminde batılı yöntemleri kullanan, fakat batı medeniyetini nihai hedef kabul etmeyip sadece iyi bir örnek olarak gören bir modernleşme çabası olarak tanımlayabiliriz. İdil-Ural bölgesinde, özellikle Kazan Tatarları arasında doğan Ceditçilik hareketi, kısa zaman içinde Tatar ve Türkistan aydınlarının birbirleri ile sıkı ilişki içerisinde olmaları sebebiyle Türkistan’da da yayıldı. Aynı zamanda bu modernleşme hareketinin Rus kültüründen doğrudan etkilenmesi de söz konusuydu. Neticede Türkistan halkları için batı, Rusya demekti. Kendilerine en yakın batılı medeniyet olan Rusya, Türkistanlılar için, aynı zamanda en yakın örnekti. Bu sebeple, Rusların bölgede tam hâkimiyeti sağlamaları ile yenilenme hareketinin güç kazanmasının hemen hemen aynı devirde olması rastlantı değildir. Türkistanlılar karşılaştıkları bu yeni ve ileri medeniyet karşısında geri kalmışlıklarını daha iyi idrak ettiler. İçine düştükleri değişmezlik döngüsünü kırıp toplumu iyileştirmenin yollarını aradılar. İşte bu değişim arayışı yenileşmenin çıkış noktasını oluşturdu.
Türkistan tarihinin genel gidişatına ters olarak son devirde toplumu değiştirenler, yani toplumun değişim ihtiyacına cevap verenler siyasi liderler değil aydınlar olmuştur. Değişim ve çağı yakalama görevi aydınlar tarafından üstlenilmiş ve mücadele devamlı yenilgiye uğranan askeri sahadan, fikri alana kaydırılmıştır. Gayet açıktır ki bu değişim önce aydınların kendilerinin değişmesiyle başlamıştır. Türk Dünyası’nda yenilikçi hareketler denildiğinde ilk akla İdil-Volga bölgesinin gelerek, Türkistan’ın gölgede kaldığı düşüncesi kanaatimizce yanlıştır. Oysa yenileşme hareketleri Türkistan’da da en az İdil-Volga’daki, Türk Dünyası’ndaki kadar aktif, birbiriyle ilişki içinde ve aynı anda birbirinden etkilenerek gelişmiştir. Bu sebeple çalışmada Ceditçilik, İslamcılık ve Türkçülük, kısmen de Sosyalist fikirlerin etkisiyle Türkistan aydınlarının kültürel, siyasi ve demokratik hareketleri oluşturmaktadır.
Türkistan’ın siyasi, kültürel ve ekonomik hayatında XIX. yüzyılda bölgeyi işgal eden Çarlık Rusya’sının büyük etkisi olmuştur. Türkistan’da fikir akımları Çarlık yönetiminin bölgede uyguladığı işgal siyaseti, işgalden sonraki siyasi yönetimin etkileri ile ortaya çıkmış ve şekillenmiştir. Rus Çarlığı, XVI. yüzyılda başlattığı Orta Asya’yı işgal etme politikasını, bölgeyi tanıdıkça, XVIII. yüzyıldan itibaren yoğunlaştırarak, 150 yıllık bir mücadeleden sonra başarıyla sonuçlandırdı. Özellikle de kendisine karşı çıkan isyanları bastırmadaki anlayış, halka ders vermekti. İsyancılara karşı gönderilen birliklerin adı “Cezalandırma Birlikleri”ydi. Türkistan halkı Rus yönetimi altında, yüzyıllardır yaşadıkları topraklarda ikinci sınıf vatandaş durumuna düştüler. Hem yönetim, hem de Rus Çarlığının diğer bölgelerinden getirilen göçmenlerin haksız uygulamalarına maruz kaldılar. Rus Çarlığına karşı, işgal sırasında olan savaşlarda ve isyanlar sırasında yüz binlerce insan hayatını kaybetti. İktisadi ve siyasi anlamda kurulmuş olan düzen yıkılarak yerine halkın yabancı olduğu Rus sistemi kuruldu ve Ruslar, ellerinden geldiği kadar yerli halkı kurulan yeni düzenin dışında tutmaya çalıştılar. Anadolu Türkleri ile Orta Asya Türkleri arasındaki bağlantı tamamen kesildi. Osmanlı devleti, Orta Asya Türklerine yardım etmek istese de kendisinin de yıkılma sürecine girmesi sebebiyle Türkistan’da olan bu olaylara kayıtsız kalmak zorunda kalması sonucunu doğurdu.
Rus Çarlığının bölgede yerleşme politikaları sadece idari ve okonomik boyutta kalmayarak, eğitim ve kültürel konularda da kendini gösterdi. Çarlık yönetimi hem yönetim kademelerinde ihtiyacı olan kadroları yetiştirmek ve hem de halkı Ruslaştırmak amacıyla Türkistan’da Rus-yerli okullarını açtı. Türkistan’ın Rus hakimiyeti altına girmesi yerli halk için kabul edilemez olsa da sonuçta Ruslar Avrupa’ya yakın olmaları sebebiyle teknolojik anlamda Türkistan halkından daha üstün durumdaydılar. Bu durumu doğru değerlendiren Türkistan aydınları, mücadelelerinde başarılı olabilmek için ilk iş olarak halkın günün şartlarına göre eğitilmesi ve bilinçlendirilmesi gerektiğine inandılar. Türkistan halkının ortak değerlerini yeni eğitim metotlarıyla birlikte işleyerek halka anlatmaya çalıştılar. Böylelikle ortaya çıkan fikir akımları ilk olarak Türkistan eğitim kurumlarında işlenerek halka yayıldı ve bu fikirleri rehber edinen aydın gurupları ortaya çıktı.
Türkistan’da fikir hayatının ve aydın çevrenin gelişmesinde dönemin eğitim kurumları büyük öneme sahiptir. Bir toplumun gelişmesi, çağa ayak uydurabilmesi toplumun geleceğini oluşturan çocuklara verdiği ilk eğitime ve bunun uzantısı olan yüksek eğitim kurumlarında yapılan çalışmalara bağlıdır. Türkistan’da ele aldığımız dönemde topluma etki eden eğitim kurumları; X. yüzyıldan başlayarak Türkistan’da kurulan mektep ve medreseler, Rus Çarlığı’nın Türkistan’ı işgalinden sonra bu bölgede Rus yönetimini, Rus dilini yerleştirmek ve halkı Hıristiyanlaştırmak amacıyla açtığı Rus-yerli (Rus-Tuzem) okulları ve üçüncüsü, sadece dini eğitim veren, gelenekçi mektep ve medreselerde yenilikler yaparak Türkistan’da eğitime Avrupai bir tarz vermeyi amaç edinmiş, Usul-i Cedit okullarıdır.
Çar iktidarı kendi politikasını uygulamak ve kadrolarının yerel halktan oluşturmak gerektiğine inandığı için Müslüman okullarını kapatarak, yerlerine Rus yerel okulları açıldı. Yerli halkın çocukları Rus okullarına ve üniversitelerinde okutulmak suretiyle Hıristiyanlaştırma-Ruslaştırma politikaları yürütüldü. Ancak, Rus okullarında okuyan yerli halkın çocukları kendi halklarına bağlı kalmak suretiyle Avrupa tarzında eğitim aldıkları için aydınlanmada bir merhaleyi teşkil ettiler. Bunların içinden, sömürgeci iktidar için çalışan memurların yanısıra kendi ülkesi için çalışan vatanseverlerde çıktı. Bu vatansever milli aydınların esasını Türkistan’da Behbudi, Tınışpayev, Sadıkov, Abdrahmanov, Aytmatov, Çokay, Abduraşidhanov, Bükeyhanov ve başkaları oluşturarak zorluklara rağmen Türkistan’ın gelişmesi için mücadele ettiler.
Eski usul mektep ve medreselerin orta çağ karanlığında kalmış durumları ve Çarlık yönetiminin Türkistan’da uyguladığı politikalar, Türkistan milli aydınlarını harekete geçirdi. Bu hareket ilk olarak İsmail Gaspıralı’nın fikirlerinin Tercüman gazetesi ve Türkistan’a gelen Tatar aydınlarının aracılığıyla Türkistan’da yayıldı. Bu dönemde dünyanın diğer bölgeleriyle (Osmanlı, Avrupa, Rusya) ilişkilerin kurulması Türkistan’ın geri kalmış halinin anlaşılmasına neden oldu. Rus işgali ve bundan kaynaklanan baskıların Türk boyları arasında şuurlanmaya, niçin esir oldukları ve geri kaldıkları konusunda sorgulanmaya başlamasına yol açtı. Rus işgali ile birlikte Türkistan’da ekonomik, sosyal, kültürel, siyasi alanlarda bir değişim başladı.
Ceditçilerin başını çektiği bu modern değişim, İslam’dan kopma şeklinde değil tam tersine İslami kaidelerin okullarda bilimsel bir şekilde öğretilmesi ve Panslavizm’in karşısında İslami kültür öğelerinin ön plana çıkartılarak eğitim ve dilde millileşme olarak kendini gösterdi. Yani Osmanlı devletindeki İslamcılık ve Türkçülük, Türkistan’da toplumda ve eğitimde kendisini Cedit hareketi olarak gösterdi.
Türkistan yerli halkı Rus işgali sırasında ve işgalden sonra bölgede kurulan yönetimin uygulamalarına karşı mücadele verirken Türkistan aydınları da fikri manada kendilerine düşen görevleri yerine getiriyorlardı. Mücadelede gerekli olan manevi gücü halka aşılamaya, ortak değerleri işleyerek halkı birleştirmeye çalışmanın yanında kendileri de bu mücadeleye fiili olarak katılıyorlardı. Halkın Ruslara karşı silahlı mücadelesinde gördükleri en önemli eksiklik olan cahilliği kurdukları okullar vasıtasıyla yenmeye, bilinçli hareket etmeye gayret ediyorlardı. Dönemin aydınlarının bu mücadele içerisinde fiili olarak yer almaları ve Çarlık Rusya’sının işgallerini, yönetim politikalarını bizzat yaşamaları, onların düşünsel dünyalarını derinden etkiliyordu.
Fikir üreten aydınlar, ürettikleri bu fikirlerle toplumu siyasi, kültürel ve ekonomik olarak yönlendirmektedirler. Toplumlarda meydana gelen her olayın bir fikirsel dayanağı olduğunu kabul edersek, ele aldığımız dönemde Türkistan’da ortaya çıkan fikirlerin asıl kaynağı ve yayıcıları aydınlardır. Geleneksel aydınların döneminde değişim istekleri kıpırdanmaya başlamıştı. Fakat başta siyasi rejim (Emir) ve ulema olmak üzere toplumun bazı sınıflarından tepkiler başlamıştı. Geleneksel Türkistan aydınlarına göre Türkistan toplum hayatının üç temel meselesi vardı: Cahil ve ilgisiz halk, unutulmuş veya kaybedilmiş medeni miras ve baskıcı parçalanmış yönetimler. Geleneksel aydınların Türkistan’da belirledikleri bu sorunları kendilerinden sonraki aydın nesle aktardılar ve oluşan modern aydınlar bütün güçleriyle bu sorunları çözmeye çalıştılar. Türkistan aydınları bu kötü durumdan sömürgeci Avrupalı güçleri değil, kendilerini sorumlu tuttular. Geri kalmışlığın sebeplerini Türkistan’da aradılar. Onlara göre çare yine Türkistan’daydı. Düşmana karşı koyabilmek için halkın temel değerleri olan İslam ve Türklük, birleştirici özellik taşıyor ve bunun halka anlatılması gerekiyordu. Bunun için de halkın bilinçlendirilmesi ancak eğitimle olabilirdi. İlim tahsili temel çözümleriydi. Dinî olsun, din dışı olsun her türden bilginin öğrenilmesi toplumun bütün hastalıkları için deva niteliğini taşıyordu. İlim sayesinde Türkistan geri kalmışlıktan kurtulacak ve nihayetinde sömürü düzenini kırıp bağımsız olacaktı. Bu yüzden yenilik taraftarı Türkistan aydınları en fazla eğitime ve bilgilendirmeye önem verdiler. Yani onlara göre toplumdaki değişim askerî veya siyasi yollarla değil temelde eğitim sayesinde olacaktı.
Türkistan’da aydınlık kavramı, önde gelen toplumsal tabaka ve toplumda derin değişiklik yapmaya etkisi olan güç olarak özdeşleştirilmiştir. XX. yüzyılın başındaki aydınlığın önde gelen asıl düşüncesi, kültür ve halkın manevi enerjisini konsantre eden, geleceğin sorumluluğunu yerine getirmeye ve tüm insanoğlunun değerlerini korumaya yükümlü güç olarak bilinir. Türkistan’da aydın, toplumsal hayatın birliğini, işlevini ve toplumdaki bireyin entegrasyonunu sağlamaktadır. Aydınların bu özelliklerini toplumda ortaya koyan etkilendikleri fikirlerdir. XIX. ve XX. yüzyılda İslam aleminde dünya üzerinde varlığını sürdürme çareleri olarak ortaya çıkan yenileşme fikirleri Türkistan’daki milli aydınları da etkilemiştir. Halkın içinden çıkan milli aydınlar, halkla derin bir bağlantı kurarak halkı sömürgeci ve baskıcı yerli ve Rus Çarlık yönetimine karşı korumaya çalıştılar. Milli aydınların bu yeni fikirlerle (Türkçülük, İslamcılık, Ceditçilik) oluşması, şekillenmesi ve faaliyetleri asla kolay olmadı. XX. yüzyılla birlikte kendisini politik olarak hissettiren bu yenilikçi çevre İslamcılık ve Türkçülük fikirlerinden etkilenen Cedit hareketi çerçevesinde Türkistan’da açılan mektep ve medreselerde eğitim gören gençlerden oluştu. Bu sebeple Türkistan’da, Rusya’da yaşayan Müslüman-Türk halk başka Müslümanların yaşadığı devletlerde olduğu gibi milli aydınların eğitimli kısmı müslüman dinini geliştirerek korumaya çalıştı. Bu hareketlere, din adamları da (mollalar, işanlar, kadılar) katıldılar. Bunlar İslamcılık fikri ile İslamı koruyarak yerli halkı bu güçlü duygu ile bir arada tutmak amacıyla Müslümanlığı propaganda yaptılar. Bu İslamcı ve Türkçü çevre halka batının felsefesini, teknolojisini, yeniliklerini, şiirini yansıtıyorlardı. Müslüman ve Türk birliğine çağırarak Slavyan Rus baskısına her zaman karşı oldular. Bundan dolayı Rus Çarlığı XIX. asırda ve sonra Orta Asya’da sağlam bir şekilde yerleşerek İslama ve din adamlarına açık bir şekilde düşman oldu. Türkistan’daki medrese, mektepleri Çar yönetimi İslamı filizlendiren düşman gibi müderrisleri, öğretmenleri ve milli aydınları düşman sayarak bunların çalışmalarını takip edip cezalandırarak baskı altında tutmaya çalıştı. Bu baskılar yönetim tarafından artırıldıkça aydınlar birbirlerine daha çok yaklaşmaya çalıştılar. Ne varki yönetimin baskısında Çarlığın kendi, Rus halkı da rahatsızdı. Bu rahatsızlığın ortaya çıkardığı Çarlık Rusya’sındaki 1905 ihtilali aydınların faaliyetlerini artırmalarında ve gelişmelerinde bir dönüm noktasını teşkil etti.
Türk ve İslam aleminde reformu temel alan bu fikirler Türkistan aydınları arasında yerleştiktan sonra Çarlık Rusya’sına karşı verdikleri kültürel ve siyasi bağımsızlık mücadelesinde önemli bir etkiye sahip oldu. Türkistan’da ilk başlarda kültürel yenileşme olarak kendini gösteren bu fikirler, 1905 Rus ihtilalinden sonra kültürel tabanlı politik bir zemine taşındı. 1905 ihtilalinin Çarlık topraklarında ortaya çıkardığı kısa süreli özgür düşünce ortamı, Türkistan yerli Türk aydınlarını birleşmeye ve halkın kültürel, ekonomik, siyasi haklarını sömürgeci ve baskıcı Çarlık yönetimine karşı savunmalarına imkan verdi. Aydınlar, bu ortamdan yararlanmak isteyip, çeşitli dernek ve kuruluşların etrafında birleşerek, isteklerini Çarlık yönetimine kabul ettirmeye çalıştılar. Bu dönemde milli aydınlığın tüm gurupları oluştu. Örneğin; M. K. Abdurşidhanov, U. Hodjaev ilk milli teşkilatları oluşturdular (Umid, Naşri-Maorif, Padarküş, Gayrat, Terakki Parvarlar...). Emperyalist Rus Çarlığına karşı yenilikçi hareketleri geliştirmek gerektiğinin bilincindeydiler.
1917 yılına kadar İslamcılık ve Türkçülükle şekillenen Ceditçilik, 1917 bolşevik ihtilalinden sonra Türkistan’da Milli devlet düşüncesinin kurulması isteğinin temelini oluşturdu. Rus halkı ve Türkistan yerel halkı bu devrimi sevinçle karşıladılar. Ancak geçici iktidar zamanında da Türkistan’ın sömürge statüsünde kalması, ekonomik durumun kötüleşmesi, gıda bunalımı gibi sebepler milli aydınların milli devlet kurma düşüncesini fiili hale dönüşmesinde etkili oldu. Yani, XIX. yüzyılın sonları ve XX. yüzyılın başlarında İslam aleminde ortaya çıkan İslamcılık ve Türkçülük hareketi, Türkistan’da milli devlet kurma idealini 1917 yılına kadar kültürel ve siyasi olarak olgunlaştırdı. Bu fikirler, 1917 bolşevik ihtilalinden sonra Rusya tarihi içinde Müslüman-Türk liberal, demokratik partilerin oluşmasının temelini oluşturmasının yanında, Türkistan yerli halklarının bağımsızlığını elde etmek için Türkistan aydınlarını harekete geçirdi. Ancak Sovyet yönetiminin uyguladığı politikalar sebebiyle bunda başarılı olamasalar da, kültürel olarak tam bir başarı sağlamışlardır. Ayrıca XX. yüzyılın başındaki aydınların bu yenilikçi fikirleri, Sovyetler birliğinin dağılmasından sonra kurulan Türk Cumhuriyetlerinin kurulma sürecinin başlangıcını ve temelini teşkil etti.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://birtanem.yetkinforum.com
 
Türkistan'da Ruslara Karşı Aydınların Milli Mücadelesi
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Misak-i Milli haritası
» Renk körlüğüne Karşı Renkli Lensle Çözüm

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Fıstığım Benim :))) :: TüRKiYeM :: KüLTüR ve SaNaT-
Buraya geçin: