Doğumsal kalça çıkığı (DKÇ), kalça
ekleminin gelişimindeki bozukluklar sonucunda farklı dönemlerde ve
farklı şekillerde ortaya çıkıyor. VKV Amerikan Hastanesi’nden Ortopedi
ve Travmatoloji Bölüm Şefi Prof. Dr. Mahmut Berkman, kalça çıkığının
hastaların çoğunda doğumdan hemen sonraki erken dönemde meydana
geldiğini ve bu nedenle önlenebilen bir hastalık olduğunu belirtiyor.
Doğumsal Kalça Çıkığı (DKÇ) kalça eklemi kapsülünün gevşek olması
nedeniyle kalça eklemini oluşturan kemiklerin birbiriyle uyumunun
bozulmasından kaynaklanır. Erken tanı konulduğunda uyluk kemiğinin üst
ucunu yuvasında tutacak önlemlerle, eklemin uygun bir şekilde gelişmesi
sağlanabilir. Ancak tanı ve tedavide yetersiz kalındığında çocukluk ve
erişkin dönemde aksama, bacak boyu eşitsizliği, hareket kısıtlanması ve
ağrıya yol açarak sakatlığa neden olur.
Hastalığa, bebeklerini bacakları açık durumda sırtında taşıma adeti
olan Asyalılarda ve siyah ırkta az rastlanırken, kundaklama alışkanlığı
olan Amerika yerlilerinde ve Kafkasyalılarda çokça rastlanmaktadır.
Türkiye’de ise hastalığın sıklığı binde 15 civarındadır. Her yıl
yaklaşık 1,5 milyon canlı doğum olan ülkemizde topluma yeni katılan
DKÇ’li birey sayısı yaklaşık 22.500’dür. Toplumumuzda son yıllarda
sosyokültürel seviyenin ve tıbbi tedavi imkanlarının iyileşmesi ile
hastalığın eskiye oranla görülme sıklığı azalmıştır.
Hastalığın görülme riski aşağıdaki durumlarda artmaktadır.
Ailede ve yakın akrabalarda kalça çıkığı olması
Kız çocuk olması
Bebeğin rahim içinde makatla geliş durumunda olması
Çoğul doğum (ikiz, üçüz...)
Rahim içi sıvısının az olması
Bebeğin ayağında veya boynunda doğumsal şekil bozuklukları olması
Annenin ilk doğumu olması
Kundaklama
Yeni doğan bebekler günün her saatinde kalça ve dizleri bükük dururlar.
Bebeğin bir veya iki kalçasını rahatça uzatamaması kalça çıkığının ilk
belirtisi olabilir. Yeni doğanda kalçada hareket kısıtlılığı olması
dikkate alınması gerekli bir bulgudur. Çocukluk çağında ve sonrasında
kalçada ağrı, topallama, bacak boyu eşitsizliğine neden olabilir.
Erken tanı için riskli bebekler (ilk doğum, makadi doğum, kız çocuklar,
çoğul doğumlar, ailesinde kalça çıkığı olan bebekler) başta olmak
üzere, tüm yeni doğanların kalça muayenesi yapılmalıdır. Şüpheli
durumlarda kalça ultrasonografisi ve gerekirse röntgen filmi
çekilmelidir. Kalça ultrasonografisi özellikle yeni doğan döneminde ve
erken çocukluk döneminde tanı konulmasında etkili bir tanı aracıdır.
Erken dönemde (doğum sonrası ilk 6 ay) kalça çıkığı tanısı konan
çocuklar (alçı, bandaj gibi) ameliyatsız yöntemlerle iyileşirken, geç
tanı konulduğunda (özellikle yürüme yaşından sonra) mutlaka cerrahi
tedavi gerekmektedir.
Bebeğin doğru yöntemlerle bakımı önemlidir. Alt değiştirme sırasında
veya egzersiz yaptırma maksadıyla bacakları uzatarak ve dizleri tutarak
yapılan müdahaleler risklidir (Kalçayı çıkmaya zorlayan adaleleri
germemek için kalça ve dizlerin hareketi serbest bırakılmalı). Bebeğin
ara bezinin yumuşak olmasına dikkat edilmeli ve gövdenin alt kısmına
bol ve rahat giysiler giydirilmelidir. Bebek, kucakta taşırken bir el
bacaklar arasından geçirilerek veya yüzü taşıyan kişiye dönük olarak ve
bacaklar açık bir şekilde gövdeye yaslanarak tutulmalıdır.