Koray35 Yönetici
Mesaj Sayısı : 908 Kayıt tarihi : 07/09/09 Yaş : 34 Nerden : İzmir
| Konu: İşte TÜRK'ÜN Boyun Eğmezliği::::::: C.tesi Eyl. 12, 2009 9:05 am | |
| İşte TÜRK'ÜN Boyun Eğmezliği:::::::
Tarihe bir bakın; Türkler'in asla köleleştirilemediğini göreceksiniz. Orta Asya'dayken, Çinliler bunu yaklaşık 1500 yıl denemiştir; ama hiçbir zaman başaramamışlardır. Türkler'in tarihi, bir zaferler geçididir. Ama yenilgilere, bozgunlara, kıyımlara da uğramışlardır. Ancak, hiçbir zaman galibe boyun eğmemişlerdir. Boyun eğmektense yüzyıllardır yaşadıkları ata topraklarını bırakıp göç etmişlerdir; tıpkı bir kurtçasına. İşte, tarihteki büyük Türk göçlerinin ana nedenlerinden biri de, bu boyun eğmeme isteğinden kaynaklanan yeni ve başına buyruk yaşanacak yurtlar bulma dileğidir. Türkler'in bir kurt misali, boyun eğmeğip de ölümü yeğlemelerine tarihin karanlık sayfalarından, damarlarında Türk kanı taşıyan her kişiyi kıvançlandıracak ve yüreğini titretecek bir örnek: Yıl MÖ 54. Hun yabgusu (yabgu, hunlar zamanında Türk hükümdarlarının imparatorluk sanıdır) H***nyeh (MÖ 58-31) sıkıntılıdır. Çünkü, güneybatıdaki zengin toprakların elden çıkmasıyla devletin gelirleri azalmış, Çin'in kışkırtması sonucu yöneticilerin arası açılmıştır. H***nyeh çare olarak Çin himayesine girmeği düşünür. Fakat, devletin sol kanadını yöneten kardeşi Çiçi Han buna şiddetle karşı çıkar. Başka bir devletin himayesine girmektense yok olmayı yeğlediğini söyler. Çıkan iç savaşta Çiçi, ağabeyi H***nyeh'e üstünlük sağlar ve başkenti ele geçirerek Hun yabgusu olur. Çiçi Yabgu, dörtbir yana yaptığı akınlarla devletini güçlendirir. Çu ve Talas ırmakları arasında yeni bir kale-kent kurar (MÖ 41) ve kentin etrafını surlarla çevirir. Fakat, Hun Devleti'nin gücü, Çin'i telaşlandırır. Çinliler, büyük bir ordu ile kale-kenti kuşatırlar. Türk ordusu seferdedir. Kale-kentte yalnızca savaşçılar, tiginler (prensler) ve hanedan üyeleri olmak üzere toplam 1518 kişi vardır. Çinliler, Hunlar'dan teslim olmalarını isterler. Durum, kurultayda görüşülürken Çiçi yabgunun şu sözleri kale-kenti çınlatır ve torunları olan bizlere ulaşır:''Boyun eğmeyeceğiz ! Çünkü bu, şan ve şerefle yaşamış atalarımıza karşı yapacağımız ihanetlerin en büyüğüdür ! Atalarımız bize, bu topraklarla birlikte özgürlük ve bağımsızlığı da emanet ettiler ! Savaşçılığımız ve atıcılığımızla, yabancıları titreten bir millet olduk ! Korumakla görevli olduğumuz bu emanetleri, adi bir yaşam uğruna feda edemeyiz ! Savaşçıların yazgısı, savaşta ölmektir ! Biz ölsek de kahramanlığımızın şanı yaşayacak, çocuklarımız ve torunlarımız öteki kavimlerin efendisi olacaktır !''O gece tüm çeriler pusatlanıp atlarına binerler. Havada puslu bir dolunay vardır. Kale kapıları açılır ve MÖ 36'nın o puslu gecesinde 1518 Türk, yel götürmez Çin ordusunun üzerine bir sel gibi akar. Sonuçta 1518 Türk, ecelin acı şerbetini içer ama Türk bağımsızlığı bugüne değin sürer. İşte özgürlük ve bağımsızlığı feda yerine ölümü seçmek... | |
|