HINCAL ULUÇ, EDA TAŞPINAR’IN NURETTİN HASMAN’DAN NEDEN AYRILDIĞINI YAZDI: “BİR ERKEK BULMUŞ.. BİR DEDİĞİNİ İKİ ETMİYOR. HER İSTEDİĞİNİ SATIN ALIYOR.. ÇEKTİRDİĞİ O BİRBİRİNDEN DEKOLTE RESİMLERE KIZMIYOR, HATTA TEŞVİK EDİYOR! PEKİ NEDEN BİTTİ 8 YILLIK İLİŞKİ?”… BİR TIK ÖTEDE!.
İşte Hıncal Uluç’un ilginç tespiti:
Hayır Eda'ya kızmıyorum.. Mutlu olma hakkını kullanıyor.. Onu mutlu edecek şeyi o bilir..
Bizim bildiğimiz, daha doğrusu gördüklerimizden çıkardığımız sonuç ne?..
Kız marka giymekten, bir giydiğini bir daha giymemekten, bol bol dekolte pozlar vererek her gün gazete, dergi ve TV'lerde yer almaktan müthiş zevk alıyor. Bunlara bakarken mutlu oluyor..
Eee!.. Bu pahalı bir zevk.. Güçlü bir finansör gerek..
Bir erkek bulmuş.. Bir dediğini iki etmiyor. Her istediğini satın alıyor.. Çektirdiği o birbirinden dekolte resimlere kızmıyor, hatta teşvik ediyor..
Bundan iyisi can sağlığı..
Efendim adam kendisinden çok yaşlıymış. Ondan büyük kızı varmış..
Kime ne?..
Alan razı, veren razı..
Peki niye bitmiş, 8 yıl sonra..
Basit..
Kızın mutluluk anlayışı değişmiş olamaz mı?.. Her gün bir başka marka giyip kameralara poz vermekten bıkmış, eskisi gibi keyif almaz olmuş. Canı başka şey çekmiş..
Genç, yakışıklı, sporcu bir erkekle Ayşe Arman usulü, yani içinde çılgın seksi de barındıran bir aşk yaşamak istemiş..
Gitmiş onu bulmuş bu defa..
Yarın bakarsınız ondan da bıkar.. Başka bir şey arar mutlu olmak için.. Arasın. Hakkıdır..
Alan razı, veren razı ise, tekrar ediyorum, size ne, bana ne?..
Ayşe Özyılmazel'i okudum.. Bu kadar basit bir olayın altından derin manalar çıkarmaya uğraşıyor.. Bu arada genellemeler yapıyor..
"Kadın proje sever" diyor..
Emriniz olur.. Erkek dediğin proje işleri müdürüdür zaten..
En iyi ben bilirim.. Hayatım proje yapmakla geçti..
Kadın için değil. Kadını elde etmek, kadını elde tutmak için değil. Hoşça vakit geçirmek için.. Benim için kadın ille de yatak, sadece yatak olmadı hiç.. Onunla geçirilen her dakikayı, o dakika için yaşamak istedim.. Arkasını düşünmeden..
Yemeğe davet ettiysem, yemek yemek için.. "Önce yemeğe gideriz, orada biraz da içer, sonra eve.." hesaplarını hayatta yapmadım. Yapsam, o yemeğin tadını nasıl çıkarırdım ki..
Doğru.. Bunu anlayacak erkek sayısı pek fazla değil.. Akılları fikirleri sabitler çok..
Amaç bir arada hoşça vakit geçirmek olunca, o "Vakti" düşünecek biri gerek.. Bendeniz..
Gidilecek, yapılacak, izlenecek ilginç şeyler bulmak.. Hele kadın özelse, o özelin en hoşuna gidecek şeyleri önce öğrenmek, sonra arayıp bulmak..
Bir ömür böyle geçti.. Proje yapmak, durmadan proje üretmek kolay değil..
Bıkmadım, usanmadım.. Ama bir şeye çok takıldım..
Benim için bir arada olmak önemlidir.. Birlikte ne yapacağımız ise teferruat..
Bu yüzden davet ettiğimde "Tamam" diyen, ne yapacağımızı ondan sonra soran kadınlara taptım..
Tersine önce "Nereye gideceğiz?.. Ne yapacağız?.. Hangi film?.. Kim çalıyor, söylüyor?.. İtalyan mı, Fransız mı" diye en incesine kadar ayrıntıları sorup, ondan sonra davetime yanıt verenlerden de hızla soğudum..
O zaman anlıyorsun ki, kadın seninle değil, senin ürettiğin projelerle ilgili.. Hoşuna giderse "Evet" diyor.. Sana değil, konsere, filme, restorana geliyor..
Bu mudur?.. İlişki bu mudur?. Aşk bu mudur?. Sevgi bu mudur?.
Ayşe?..
Hayatında bir erkek için proje düşündüğün oldu mu?..
Yoksa oturup, senin için proje üretecek Beyaz Atlı Prensi bekleyerek mi geçiyor ömrün?..
Sabret muradına erersin.. Ama Derviş olduktan sonra..